Özellikle Genç Kuşaklar Tarafından Eleştirel Bir Dikkatle Okunmasını İstediğimiz/Önerdiğimiz Kitapları Niçin Okumalıyız?
Atasoy Müftüoğlu
İslam dünyası toplumlarının, Türkiye örneğinde de izlenebileceği üzere, kapitalist/seküler/liberal/materyalist/pozitivist bir dünya görüşü ve hayat tarzı tarafından, sömürgeci müdahaleler yoluyla fethedildiği, kabul edilmesi, anlayışla karşılanması mümkün olmayan çok acı, çok korkunç bir gerçektir. Bu fetihler yoluyla, kapitalist/seküler/ liberal/materyalist kavramlar/kurumlar/değerler belirleyici hale gelmiş; İslam ise, maalesef, bireysel bir dindarlığa dönüştürülmüş, İslami eğitim bireysel dindarlığın bilgisiyle sınırlandırılmış, İslam kamusal alandan sürgün edilmiş, açıkça bir folklöre dönüştürülmüştür. Bugün, bütün toplumlarda Avrupamerkezci değerler/yorumlar/kültür/ yöntemler, tarih/medeniyet/bilgi/siyaset/ekonomi/estetik vb. evrensel referans noktası olarak alınmaktadır. İçerisinde yaşadığımız toplumda, Türkiyede, Kur’anı Kerim mutlak bir referans ve meşruiyet kaynağı değildir. Bu toplumda her alanda seküler referanslar geçerlidir. Bu durum, Müslümanlar olarak, ne kadar romantik/nostaljik/düşsel/hamasi bir dil kullanırsak kullanalım, Müslüman sayılar ne kadar çok olursa olsun; modern zamanları, şimdiki zamanları kaybettiğimizi gösterir. Gerçek umut, gerçekleri görmekle başlar. Bizler, son birkaç yıldır, sürdürmekte bulunduğumuz kitap çalışmalarıyla tarihsel anlamda yüksek bir farkındalık, yüksek bir bilinç oluşturmaya çalışıyoruz. Müslümanlara gerçeği söylemeye çalışıyoruz. Bugünün gerçekliğini bizler oluşturmuyoruz. Bizler, Anglo-Sakson bir gerçekliğe maruz kalıyoruz. Bu nedenle, bugünün gerçekliğini anlamak, çözümlemek, yorumlamak, bugünün gerçekliğiyle yüzleşebilecek/hesaplaşabilecek yüksek nitelikli, çok yönlü, çok boyutlu, çok ufuklu kadrolar oluşturmak, bu kadrolar aracılığıyla yürüteceğimiz zihinsel bir bağımsızlık mücadelesiyle, bugünün seküler gerçekliğini aşarak, kendi İslami gerçekliğimizi oluşturmak, kendi değer ve referans sistemimizi insanlığın dikkatine sunmak istiyoruz. Avrupa merkezli dil/düşünce/yorum/bilgi ve pratiklerin mutlak olmadığını, bunların sorgulanabilir ve reddedilebilir ideolojik kurgular olduğunu göstermek, yeni ve bağımsız bir model üretme iradesine ve bilincine sahip olduğumuzu kanıtlamak istiyoruz. Tarihsel çapta bir farkındalığa sahip olmadığımız takdirde, tarihsel çapta dönüştürücü bir bilince sahip olmadığımız takdirde, tarihsel çapta siyasal bir dayanışmayı gerçekleştirebilecek geniş ufuklara ve niteliklere sahip olmadığımız takdirde, modern zamanlar boyunca maruz bırakıldığımız ve halen devam etmekte olan ontolojik ve epistemolojik emperyalizme maruz kalmaya devam edeceğiz.
Atasoy Müftüoğlu