Dehşetli Zamanlar
Amok, Terör, Savaş
Wolfgang Sofsky
“Hayatın tüm derin tecrübeleri gibi şiddetin cazibesi de sonuçta bedenseldir. şiddeti seyretmek bir saplantı haline gelebilir. insanı çeken sansasyon merakı değil, şiddetin bizzat kendisidir; yabancı bedenin yok edilişi, karşısındaki yaratığın yalvarıp yakarmaları, kan kokusudur. Başta tepkiler temkinli, ikirciklidir. şiddet iter, insanı iğrendirir, korku ve dehşet yaratır ama aynı zamanda çeker ve büyüler de. İnsan orada kendi başına gelebilecekleri görür. Şok; midede bir yumruk gibi hissedilir, bulanıltıya sebep olur, baş döndürür, sonra korku, sinirlerde hafif bir titreşimin ardından yerini rahatlatıcı bir gevşemeye bırakır. Ne olursa olsun, seyirci artık kendini güvende hissetmektedir. Duyduğu, gördüğü acı, kendi acısı değildir ki. Ruhunun derinliklerinden çıkıp vücuduna yayılan kuvvetin ayrımına varır, tadını çıkartmaya başlar onun; dehşete cesaretle kafa tutmuş, kendini kanıtlamıştır. Güvenli bir mesafeden ayağa kalkar, olup bitene artık yukarıdan bakmaktadır, hatta kendine bile itiraf etmediği bir hakimiyet duygusuyla doğrulur yerinde.”
Wolfgang Sofsky, ürpertici bir soğukkanlılıkla ve sosyal teorinin zengin bakış açısıyla, modern zamanlarda şiddetin görünümlerini inceliyor, şiddetin rasyonel şemalara sığmayan “doğasına” bakıyor. Savaş, toplama kampları, terör veya baskın, suikast gibi “örgütlü” biçimlerden; Amok koşusu, cinnet cinayetleri gibi “patlamalar”dan linç gibi kolektif eylemlere kadar.
İnsan nasıl o kadar gaddar olabiliyor? şiddetin dinamikleri ve iç mantığı nasıl işliyor? insanın tarihsel doğası ile modernliğin etkisi arasında nasıl bir kırılma, nasıl bir devamlılık var? Ortak hafıza, şiddet yüklü travmalarla nasıl baş ediyor – ya da edemiyor?
Şiddet üzerine, edebi kıymeti yüksek bir siyasal-antropolojik bir deneme.
Sayfa Sayısı: 270
Baskı Yılı: 2009
Özgün Adı: Zeiten des Schreckens
Yayınevi: İletişim Yayınları